Hayat büyük bir bumerang gibi elimde kalıyor. Ne kadar uzağa atarsam o kadar çabuk dönüyormuş gibi bir his. Zamanla anlamını yitirmiş silik bir iz , sessizce söylenen birkaç söz. Bana merakla bakan bir çift göz.
Yürüdüğüm zaman aşinayım yola , durduğumda biraz daha suskun ve biliyorum koşarsam da hiç. Sindire sindire yaşamalı hayatı , tadını çıkarmak istediğin bir yemeğin her lokmasını yavaş yavaş çiğner gibi , baharatları tane tane yavaşça üzerinde gezdirir gibi.
Günleri tek tek , ayları hızlı , beni ben olarak yaşadığım bir evrede evet haklısın yılları saymayı bıraktım. Kendime adadığım başarılarımla her günümü kutlamaya ve tercih ettiğim başarısızlıklarımla kendimi oldurmaya istikrarla devam ediyorum.
Bunun adına siz bir çok şey diyor olabilirsiniz ben sadece “var olmak” diyorum. Çünkü en büyük anlamın her ne deneyim içinde olursa oldun “mevcudiyet” olduğunun farkına varalı ve bunu öğrenmek için defalarca kez aynı sorularda takılalı çok oldu. Derin bir sükunet içinde , büyük bir mucizeyi kucaklıyor gibiyim. Olmak istediğim kişiye her gün yeni süper güçler eklesem de şu an biliyorum ki “ona en yakın kişiyim”.
Dar zamanlarda oluyor güzellikler , zor zamanlarda çıkıyor insan bir anda o ucu bucağı görünmez yolculuğa. Ve en önemlisi her ne istersen iste ; karşılığını kalbinle , aklınla yada emeğinle vermek zorunda olduğunu biliyorsun. Kolay olarak elde ettiğin hiçbir mutluluğun da uzun sürmediğini deneyimledin. Denerken defalarca kez tökezledin. Ve artık denklemi çok iyi öğrendin.
Hayatın kargaşasından uzak değilim ama çizdiğim yolun her santimini çok iyi biliyorum.
Bir manzarayı en güzel köşede kendimle izliyorum. Tüm sesleri kıstım bir ıslıkla eşlik ediyorum. Var ettiğim her şeye belki bir yenisini belki de en kötüsünü ekliyorum. Yaşıyorum ; tüm olması muhtemellere rağmen hem de her gün yeni bir merakla.
Teşekkür ederim.
Mucizeni kutla ve zamanını bekle.