MANZARANI SEÇ

Kategoriler: Edebiyat, Genel, Sanat

Paylaş:

manzaranı seç

Günlerin geçmediği fakat ayların birbirini kovaladığı zamanlardayız. Bir şeylerin bitişine , başlangıcına ve tükenişine şahit olmak bile imkansız çünkü çok hızlı bir süreç. Bir sabah bir açıyorsun gözünü hayatı nerede kovalamayı bıraktığını bile hatırlamayacak kadar “geçmiş” oluyor her şey. Doğru kelime “sürüklenmek” olabilir. Bir nehrin akıştayken kendinden güçsüz olan her nesneyi sürüklemesi, çamurlaşması sonrasında yok etmesi gibi sanki.

Hepimiz bu dünyaya biyolojik bir defoyla geliyoruz “hayatın sonlu olması , yaşlanmak , ölüm”. Bu kendi içinde çözülmesi zor bir paradoks. Yaşamın bir anda habersizce bitecek olması hem her şeyi çok anlamlı kılıyor hem de her şeyi bomboş bir çabaya çeviriyor. İnsan hem istiyor ki kalıcı bir hamle bırakabilsin şu dünyanın tüm devirlerine hem de diyor ki bir gün zaten bitecek bu hayat neden bu çaba?

Yarın ölecek olsanız şu an ilk ne yaparsınız? Bunu düşünmek bile insanı anlamsız hesaplara sürüklüyor. Yarına bırakılan işler , sonu gelmemiş cümleler , inatla başarılı olmak için tekrar tekrar denenen yollar , mutluyken gereksiz sorgulama evreleri , mutsuzluğun küçük reçeteleri , kendine acımayla kendini var etme hevesinin savaşı. Bir anda kesiliveriyor makasla. Aile , aidiyet , sahiplik , hırs ve türevleri geriye kalan cümleler, sevgi temelli ilişkilerin zaman zaman dökülen keşkeleri. O da bitti. Çünkü sen bittin. Çünkü senin dünyan sen olduğun için var. Sen olmadığında dünya da kalmıyor beyninin içindeki kıvrımları dolduran detaylar da. Yani bu hayat senin olduğu için kıymetli, sen yaşadığın için özel yada sen bir gün yok olacağın için kıymetsiz , her an gelebilir şekilde bitiş çizgisi.

Anın zamana zamanın da çıkmaza dönüşmemesi için bildiğimiz her şeyi bir kenara bırakalım hayatı yaşamaya mı bırakalım ? Yada bu dünya da bir cümlemiz bizim bile olmadığımız bir zamanda yankılansın diye inatla çabalayalım mı?

Tüm bu döngüde motivasyonun ne ? Seni senden alan içine dolduğunda nefesini kesen o duygu?

İnsanlık tarihi alışılamayan ve bağışıklık kazanılamayan tek duygunun merak olduğunu söylüyor. Zamanla sevgiye , aşka , doğruya , yanlışa , ihanete , nefrete , kine, merhamete , yalnızlığa, kalabalığa ve yokluğa her şeye alışıyor insan. Alışamadığı ve her seferinde yeninden heyecanlanarak yaşadığı tek duygu “merak”. Hepimiz bitmek bilmez bir merakın ortasındayız kuşkusuz peşinde büyük bir telaşla. “Hayata ve yarına duyulan” merak. İşte bu yüzden her gün yeniden uyanarak ve tüm paradokslara rağmen nefes almayı sürdürecek gücümüz bir yerlerde var.

Bir sonuca varalım mı , zor ama deneyelim. Tükenen bir hayatı tüm meraklarımızla yaşanabilir kılmak tek reçetemiz. Biz de bitmez bir hale dönüşen , bitmeden gözümüze uyku girmeyen ruhumuzun yalnızlıklarındaki meraklarımız. Herkesi susturduğumuzda içimizde hep bir yerlerde “acaba” ile başlayan tutkumuzu harlayan meraklarımız.

Yolu biz yürüyeceksek ve nerde biteceğini bilmiyorsak en azından manzaraya karar verebiliriz. Şarkının da dediği gibi “live is life”.

Hayat, yaşamaktır.

Etiketler: , ,

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Kategoriler

Son Eklenen Yazılar

KAİNAT

Bir mevsim sonrası , merasim akşamı. İzin verdiğimiz yolların son…

YÖRÜNGE

Hatırlamak için yazdığım bir yazı daha. Günler , aylar ve…
mucize

MUCİZE

Hayat büyük bir bumerang gibi elimde kalıyor. Ne kadar uzağa…

Hakkımda

fatma

Merhaba ; ben Fatma. Sizinle uzun zamandır biriktirdiğim tüm güzellikleri bu blogta paylaşmaya karar verdim. Yeryüzünde gücünden asla şüphe etmediğim bir şey var ise ; o da kelimeler…