GÜNEŞİN TANRISI : APOLLO

Kategoriler: Edebiyat, Sanat

Paylaş:

güneşin tanrısı apollo

Apollo. Tanrıların tanrısı Zeus’un kıymetli oğlu. Işığın , müziğin ve sanatın tanrısı. İnsanlarla tanrılar arasında bağı kuran , hastalara şifa olduğu söylenen , kehanetin ve öngörünün tanrısı.

Ve onun biricik aşkı , su perisi Defne.

Her gün altın arabası ile peşinde güneş oradan oraya giden bir tanrı Apollo. Geçtiği her yeri aydınlatır çevresindekileri kendine hayran bırakır , müziği ve sanatı ile başları döndürürmüş. Kadınlar onun ışığıyla aydınlanmak için saatlerce bekler , şiirini dinlemek için sıraya girer , bilgeler kehanetlerini ve öngörülerini duymak için can kulağıyla onu dinlerlermiş.

Apollo ; bir gün yine altından arabası ile gökyüzünde gezerken bir yılan ile karşılaşır. Bu dev bir pitondur. Daha önce hiç bu kadar büyük ve korkutucu bir yılanla karşılaşmamıştır. Yılanın kendisine saldırmasından ürken Apollo tanrısal kılıcını çektiği gibi öldürür orda yılanı. Korkusundan kurtulmuştur kurtulmasına ama bu sefer de vicdanı rahat etmez. Bir anlık tedirginlikle pitonu öldürmenin tanrısallığını ve gücünü kirlettiğine inanmaya başlar. Kirlenen bu tanrısallığını ve gücünü temizlemek için tam 7 yıl dünyaya iner ve dünyada yaşamaya karar verir. Bu sürede bir kralın sürüsüne çobanlık yapar. Çobanlık yaparken ise tanrıların çalgısı liri çalmaya başlamıştır. Liri o kadar güzel ve eşsiz çalar ki Zeus ona bu 7 yılın sonunda “müziğin tanrısı” gücünü de verir. Apollo artık karşı konulmaz ve çok güçlü bir tanrı olmuş , kendine güveni daha da artmıştır.

Bir gün yine altından arabası , gözleri alan ışığı ve lirinden dökülen eşsiz notalarla gökyüzünde gezmektedir. Üzerinde yoğunlaşan hayran bakışlar , şiirinin efsunu , müziğinin ezgisi ve kehaneti bilme gücü onu adeta gökyüzünün sahibi yapmıştır. Bir uçtan bir uca gezerken ; güzel mi güzel şirin yüzlü aşkın tanrısı Eros ile karşılaşır. Kendisinin heybeti ve karşı konulmaz gücü karışısında Erosun bu saf ve masum hali Apollo’yu güldürür. Elindeki oku ve yayı görünce içten içe daha da eğlenir ve ona şöyle der : “Ey aşkın tanrısı Eros. Senin bu haline hiç ok ve yay olur mu. Bırak da ben onları gerçek bir savaş meydanında kullanayım. Bilirsin benim attığım ok her zaman yerini bulur bu konuda üzerime yoktur. Hem senin de eline yakışmıyor hiç onları bana ver! “

Bunları duyan Eros hem çok sinirlenir hem de çok üzülür. Gözlerinden adeta alevler çıkar. Sinirli bir şekilde Apollo’ya bakar ve şöyle der ; “ Ey güneşin , ışığın ve sanatın tanrısı. Ey okun ve yayın usta tanrısı güçlü ve akıllı Apollo. Elbette senin okların her şeyi vurur ama unuttuğun bir şey ver benim oklarım seni bile vuracak güçte. Benim oklarım bir gün seni bile vuracaktır. “ Sözlerini bitirdikten sonra hızlıca Apollo’nun yanından ayrılır ve o günden sonra her an Apollo’yu takip eder.

Şiirin ve sanatın tanrısı Apollo günlerden bir gün yine gökyüzünde tüm heybetiyle gezerken yeşillikler içindeki ülkesinde tek başına gezmekte olan Defne’yi görür. Tanrıçaları bile kıskandıran su perisi güzeller güzeli Defne. Günlerdir onu izleyen , her adımını takip eden Eros tam o anda iki ok çıkarır. Bir aşkın oku , diğeri ise nefretin okudur. Aşkın okunu Apollo’ya nefretin okunu ise Defne’ye saplar. O andan sonra Apollo her an Defne’ye daha çok aşık olacak ; Defne ise aşktan olabildiğince kaçacak ve nefret edecektir.

Apollo her gün Defne’yi izlemek için dünyaya , ormanın içine ve akarsuların olduğu yerlere gelmeye başlamıştır. Günlerce onu gizli gizli izlemiş onun aşkını haketmek için elinden geleni yapmıştır. Defne ise kalbini aşka kapatmıştır , nefreti her geçen gün daha da artar. Apollo’nun artık ne savaşlardaki başarısı , ne sanatı ne de ışığı kalmamıştır babası tanrıların tanrısı ise bu haline her geçen gün daha çok üzülmektedir. Adeta kendini kaybetmiş Defne’nin aşkı karşısında tüm gücünü yitirmiştir.

Gün geçtikçe onu böyle uzaktan uzağa izlemek artık Apollo’nun canını sıkmıştır. Sonuçta o bir tanrıdır. Güneşin , ışığın , sanatın ve müziğin tanrısı Apollo.

Bir gün yine gizlice Defne’yi izlerken karşısına çıkıverir Apollo. Tam onunla konuşacakken Defne bir anda korkar ve hızlıca kaçmaya başlar. Apollo arkasından ona olan aşkını bağırarak haykırarak söylemeye devam ettikçe Defne daha da korkar ve nefesi kesilene kadar koşmaya devam eder. Bir an bile Apollo’yla konuşmaya onun sesini duymaya tahammülü yoktur.

Apollo tüm gücüyle ona yaklaşmak için hızlanır , bir yandan aşkını bağırırken bir yandan da bütün gücüyle devam eder. Öyle bir an gelmiştir ki Apollo’ nun nefesi Defne’nin ensenindedir. İşte o anda Defne’nin ağzından şunlar dökülür “Ey toprak ana , beni ört , beni koru beni sakla!”. Defne’nin bu içten yalvarışıyla vücudu birden ağırlaşmaya , kök salmaya başlar. Su gibi tertemiz ve berrak teni kabuk bağlar . Mis gibi kokan saçları yaprak yaprak açılmaya , minicik bedeni de dallarla çevrilmeye başlar. Güzeller güzeli bedeni ağaç olur.

Gördükleri karışısında ne yapacağını bilemeyen Apollo hıçkıra hıçkıra ağlar. Günlerce ağacın başından ayrılmadan gözyaşı döker. Defne ağacının yapraklarının mis kokusunu içine çeker. Acı ve üzüntü içinde şunlar dökülür dilinden ; “Ey güzeller güzeli Defne , ben sana aşıktım , ben seni çok sevdim neden benden kaçtın ? Bu dünyada senden başka beni reddedecek canlı yoktu neden beni istemedin? Madem beni istemedin ve Defne ağacı oldun , sen benim onur ağacım olacaksın. Bütün kahramanlar bu ağacın önünde saygıyla eğilecek. Bundan böyle bütün kahramanlar ve ben bu ağacın yaprağıyla süsleyeceğiz kendimizi. Kokulu saçlarından bu ağacın yeşil yaprağı. Ve bu ağacın yaprağı yaz kış yeşil kalacak , etrafı kokular saracak. Ve ben seni başıma taç yapacağım.”

İşte bu mitolojik hikayenin geçtiği yer bugün Hatay’ın “Harbiye”sidir. Harbiye’den akan her damla da Defne’nin gözyaşıdır.

Ve derler ki ; “Sakın aşkı küçümseme. Her şeyi yeneceğini sanan güç ve akıl ; sadece aşka yenilir.”

Etiketler: , ,

2 Yorum. Yeni Yorum

  • Bu hikayeyi bilmiyordum ve bugun okudum okurken cok keyif aldım..
    Kim yazıyor bilmiyorum ama akıcı ve okudukca okuma istegi uyandiriyorsun bende Emeğinize sağlîk..

    Yanıtla
  • Yorumunuz için çok teşekkür ederim, fikirleriniz benim için çok önemli. Çok mutlu oldum 🙂

    Yanıtla

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.
You need to agree with the terms to proceed

Kategoriler

Son Eklenen Yazılar

KAİNAT

Bir mevsim sonrası , merasim akşamı. İzin verdiğimiz yolların son…

YÖRÜNGE

Hatırlamak için yazdığım bir yazı daha. Günler , aylar ve…
mucize

MUCİZE

Hayat büyük bir bumerang gibi elimde kalıyor. Ne kadar uzağa…

Hakkımda

fatma

Merhaba ; ben Fatma. Sizinle uzun zamandır biriktirdiğim tüm güzellikleri bu blogta paylaşmaya karar verdim. Yeryüzünde gücünden asla şüphe etmediğim bir şey var ise ; o da kelimeler…