Birden anlamını yitirdi her şey. Kullanılan cümleler , derin kelimeler , sonu gelmeyen paragraflar. Bilmediğim bir durak , ıssız bir sokak , sevmediğim birkaç haber getiren yaşlı bir ulak. Dünya bana kargaşamı hatırlatırken biraz da sessiz sessiz dönmektir dedim yaşamak. Hep aynı yöne olmasa da , hep aynı hızla olmasa da. Hep ileriye olmasa da. Yaşamak ne güzelsin sen ; gözüm uzağı seçerken , kalbim seni bilirken.
Çok da duramadım açıkçası yerimde , hayat benim için yerimi bulma değil yerimi yaratma süreci oldu. Bu yolda nelerden geçeceğimi düşünmeden hep kendimi seçtim çünkü biliyorum en büyük borcum kendime. Yazmak uğruna tükettiğim kalemler , gitmek uğruna terk ettiğim şehirler ve ben olmak uğruna girdiğim savaşlar. Anılarım biraz sakin , kendimle olan buluşmalarım kalabalık ve hala gökyüzü aydınlık. Ne güzelsin sen. Yaşamak.
Farklıyız çünkü hissetmedik. Anlayamayız çünkü yaşamadık. Empati dediğimiz şey biraz da akan suyu bulandırmamak üzerine kurulu aslında. Uzun yoları nefes nefese almış birini her kestirmede duran bir gölge anlayabilir mi ? Anlayamaz. Anlamaz.
Rengarenk bir bahçedeyim , aldığım kokular hayalimden daha güzel , kaybolmak için ideal bir yer. Derin bir nefes aldım , bir kez daha baktım bahçeme.İnsan en çok kendine aşina ama hep kendine karşı. Kendinden yana olsa da öncesinde verilen savaşlar ve bu savaşın kazananının olmadığı bilinciyle sarsılan bir sancı.
Madem ki yok olacağız bir gün , bu dünyadaki bahçeler talan olacak ; ‘’ her savaştan gülerek çıkacağım’’…
YÖRÜNGE
Hatırlamak için yazdığım bir yazı daha. Günler , aylar ve…